Soru: Bu vakitlerde meşhur olan Hıdrellez diye bir adet var. Hıdrellez nedir? Dinde yeri var mıdır?
Hoca: Bismillahirrahmanirrahim. Hıdr- ellez, bunun aslı Hızır ve İlyas’tır. Kur’an-ı Kerim’de insanlar ve alimler tarafından Hızır a.s. olduğu kabul edilen bir salih kişiden bahsedilir. Bu salih kişinin Hz. Musa a.s. ile aralarında geçen olaylar, muhavereler var. Biz bunu bu sayede biliyoruz. Hızır a.s. hikmet sahibi bilgin birisi. Ve Cenab-ı Hakk’ın kendisine verdiği bazı özelliklerle, o zamana mahsus mu yoksa her zaman için mi bilmiyoruz, Hz. Musa’dan daha çok ileriye vakıf birisi. Bu olay Kur’an-ı Kerim’in Kehf Suresi’nde anlatılır. Hz. Musa dua eder. Cenab-ı Hakk, o salih kişi ile Hz. Musa’yı buluşturur ve Hz. Musa ona yol arkadaşlığı teklif eder. Bu salih kişi de der ki: “Sen benimle beraber yol gitmeye sabredemezsin.” HZ. Musa: “ Ben ederim.” Diyor. “ O zaman hiçbir şey sormayacaksın. “ Hz. Musa kabul ediyor ve beraber yola çıkıyorlar. Bir gemiye biniyorlar. O salih kişi geminin alt katını deliyor. Hz. Musa onu görünce yanlış bir iş yaptığını söylüyor ve neden bunu yaptığını soruyor. Salih kişi: “ben sana benimle yolculuk yapamazsın demedim mi?” der. Hz. Musa: “ Tamam, bir daha bir şey sormayacağım.” Bunun üzerine o salih kişi şöyle der: “ Gerimizde zalim bir kral var onun gemileri geliyor. Onlar yakaladıkları gemileri gasp ediyorlar. Ben bu gemiyi kusurlu hale getiriyorum ki bunu beğenip de almasınlar.“ Tekrar yola devam ediyorlar ve karaya çıkıyorlar. Bir köye varıyorlar ve halktan yemek istiyorlar. Köyde eğri bir duvar var ve o salih kişi o eğri duvarı düzeltiyor. Musa a.s. diyor ki: “Bunun karşılığında yiyecek bir şeyler alırdık, niye bujnu düzelttin? ” O salih kişi de yolculuğun başında söylediklerini tekrar ediyor. Hz. Musa ise yine soru sormayacağına dair söz veriyor. Daha sonra o salih kişi diyor ki: “Bu duvarın altında iki yetime ait bir hazine var. Ve bu yetimlerin babaları salih bir insandı. Ben bu duvarı düzelttim ki yıkılmasın da yetimler büyüyüp babalarının bıraktığı defineye sahip olabilsinler.” Yola devam ediyorlar. Salih kişi bir çocuğu öldürüyor. Aslında bakıldığında bu izahı zor bir olay. Hz. Musa da neden çocuğu öldürdüğünü soruyor. Salih kişi ise” İşte bu senin ve benim ayrılmamızın vaktidir.” Diyor. Çocuğu öldürmesinin sebebini ise “ Bunun babası çok iyi bir insandı ama bu çocuk büyüyünce kötü birisi olacak. Onun o hale düşmesine ben izin vermedim.” Bu açıklamadan sonra ayrılırlar.
Bu hadisede anlatılan salih kişinin Hızır a.s. olduğu söylenir. Hıdrellezin aslında Hızır ve İlyas olduğunu söylemiştik. Bir de şöyle rivayetler var, hadr Arapça’da yeşillik demektir. Hadravat kelimesi de burdan gelir, yeşillik demektir. Hızır a.s.’nin oturduğu yerde yeşilliklerin bittiği ve geçtiği yerlerde bereketlenmelerin olduğu söylenir. Bu Kur’an’da geçmez ama böyle rivayetler vardır. Hz. Peygamber’den de buna işaret eden bir hadis vardır.
Hızır dediğimiz o salih kişi şu anda hayatta mı değil mi? Hayatta diyenler var, ölmüştür diyenler var. O devirde yaşamış ölmüştür diyenlerin gerekçesi şu; eğer Hızır a.s. yaşıyor olsaydı Peygamberlerin seyyidi Hz. Muhammed s.a.v.’i ziyarete ederdi ancak kaynaklarda böyle bir rivayet yok. Demek ki o yıllarda yaşamış ve vefat etmiştir. Öbür taraftan onun hala hayatta olduğunu söyleyenler de var. Tabii biz daha çok bilgiye bakıyoruz ve onun hayatta olduğunu gösteren bir bilgi yok. Bazı tasavvuf erbabı büyüklerin Hızır a.s. ile görüştüğünü söylerler. Toplumda da bu durum iyice benimsenmiştir. Hatta denilir ki; kul daralmayınca Hızır yetişmezmiş.
Hıdrellezin ikinci kısmındaki İlyas da peygamberlerden birisidir. İsmi Kur’an-ı Kerim’de geçer. Milattan önce 9. Yüzyılda yaşadığına dair bir bilgi var. Şimdi, İlyas a.s. var, Kur’ani, salih kişi var, o da Kur’ani ancak Hızır a.s. olduğuna dair Kur’an’da bir bilgi yok. Buna rağmen böyle bir anlayış var. 6 Mayıs’ta Hızır ve İlyas’ın bir araya geldiğine dair toplumda bir anlayış var ama bunu bir kaynağı veya dayanağı yok. Hızır a.s. nin ölüp ölmediğine dair spekülasyonlar var ama İlyas a.s.’nin vefat ettiği bilinen bir gerçek. Dolayısıyla ölen iki insanın bir araya gelmesi söz konusu olamaz ama bu şekilde bir inanış hakim. Bu inanış İslami değildir çünkü Kur’an’da veya sünnette delili yoktur. Buna rağmen bu inanış farklı inanç kesimlerinde de oldukça yer etmiştir. Örneğin Şiilik’te de böyle bir inanış vardır. Hatta Şiiler kıyamete yakın Hızır ile İlyas’ın bir araya geleceğine inanıyorlar. Üstelik nerede buluşacaklarını bile tespit etmişler. İran’ın Kum şehrinde birtakım tepeler var. Bu tepelerin çevresinde de bir camii var. Bu camiide bir araya geleceklerine inanılıyor. Bu sebeple o çevrede yerleşim olmamasına rağmen insan kalabalığı çok fazla.
Sonuç olarak bizim ülkemizde de böyle bir inanç var ama bunun dini bir kaynağı yok.
Sunucu: Hocam bir de Hıdrellez’de dilek yazarak gül ağacına asmak gibi durumlar söz konusu. Bu konuda ne söylersiniz?
Hoca: Güya Hızır ve İlyas’ın bir gül ağacının dibinde bir araya geleceği şeklinde bir inanış var. Kaynağı bilinmiyor tabii bu da İslami bir inanış değil. Bunlar hurafe.
1dk 29sn
11dk 17sn
57sn
5dk 4sn
1dk 40sn
1dk 25sn
1dk 19sn
2dk 46sn
13sn
2dk 28sn
2dk 48sn
4dk 39sn
55sn
2dk 32sn
3dk 46sn
20sn
1dk 32sn
1dk 42sn
3dk 51sn
2dk 17sn
2dk 42sn
1dk 25sn
2dk 17sn
20sn
5dk 17sn
6dk 10sn